Buna karşılık Sahra’nın bazı yerlerine arka arkaya 10 yıl yağmur düşmediği olur. Yağışlar mineralleri yıkayıp götürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli kuraklığı atlatmayı beceren tohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde olgunlaşır.
Çöllerin Yeşil Adaları: Vahalar
Çöllerde kilometrekareye düşen insan sayısı bir kişiden daha azdır. İnsanlar genellikle vahalarda yaşarlar. Vahalar ulaşılabilir bir yer altı ya da yerüstü su kaynağının yapay biçimde korunarak buraya getirilmesi ya da yer altı kaynak sularının doğal biçimde yüzeye çıkmasıyla oluşur. Sahra’daki vahalar 8.000 km2’lik bir alanı, yani çöl alanının binde 1’ini kaplar.
Buralarda daha çok hurma ağaçları yetiştirilir. Ayrıca burada yaşayanların gereksinimini karşılayacak kadar darı, mısır, meyve ve sebze ekilir. Çöl gemisi olarak da adlandırılan develeri ve keçi kılından çadırlarıyla bir otlaktan ötekine gidip gelen göçebeler, yüzyıllar boyunca vahalarda yerleşik yaşayıp tarımla uğraşanlar üstünde egemenlik kurmuşlardır. Bu göçebeler genellikle Sahra’daki Tuaregler gibi aynı zamanda taşımacılık yapan savaşçı topluluklardır.
Uygarlık Geliyor
Uçak ve öteki ulaşım araçlarının ortaya çıkmasıyla kervanlarla yapılan ticaret ve taşımacılık önemini yitirmiş ve Sahra’daki göçebelerin çoğu yerleşik yaşama geçmiştir. Ekolojik dengeleri çok duyarlı olan ve gitgide kalabalıklaşan vahalar çölün genişleyerek kendilerini yutma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Bir zamanlar çöl şövalyeleri olarak adlandırılan insanlar artık ya petrol kuyularında, kömür, uranyum ocaklarında ya da çöl kıyısında kurulmuş sanayi tesislerinde çalışmaktadır. Yabancı gezginler de çölü keşfetmiştir. Eski çağlarda insanlar düşünceleriyle başbaşa kalmak için çöllere çekilirken, bugün uygarlık yorgunu Avrupalılar çölde serüven gezilerine çıkmaktadır.